Organik Tekstil Standardı (ECOmark), biyolojik olarak üretilen doğal liflerden yapılan tekstillerin işlenmesi için dünya çapında uygulanan bir standarttır. Çevresel gereksinimleri tüm tekstil üretim zincirinin yanı sıra sosyal kriterleri de tanımlar. Kalite güvencesi, tüm tekstil tedarik zincirinin bağımsız sertifikasyonu ile gerçekleşir. Bu standardın amacı, tekstil ham liflerinin çevreye duyarlı ve sosyal açıdan sorumlu üretimden son ürünlerin etiketlenmesine kadar, tekstil ürünlerinin sürdürülebilir üretimini sağlayan ve böylece son kullanıcı için ürün güvenliği sağlayan gereksinimleri tanımlamaktır . ECOmark olarak amacımız, Ekolojik olarak da adlandırılan Organik Tekstil Standardı tarafından; onaylanmış, güvenli, hassas, sağlıklı ve %100 çevre dostu elyaflar üretitmesini hedefler. Organik Tekstil Standardı (ECOmark), organik elyaflar için dünyanın önde gelen tekstil işleme standardıdır. Bu, tüm tedarik zincirinin bağımsız bir şekilde belgelendirilmesiyle düzenlenmiş ve yedeklenen ekolojik ve sosyal kriterler uyumunu içerir. İnsanlık için ECOmark bir güvenilir tekstil sertifikasyon kuruluşudur. "ECOmark Organik standartlarının amacı ve amacı, tekstil ürünlerinin organik sertifikasyonunu sağlayan, hammaddelerin hasat edilmesinden, çevresel ve sosyal…
Eko-Etiket sistemi ECO Label tarafından 1998 yılında başlamış bir ekolojik etiket sistemidir. diğer ülkeler de zamanla ulusal yasal düzenlemelerini bu sisteme uygun hale getirmişler, arkasından Eko-Etiket uygulamasını başlatmışlardır. Avrupa Birliği pazarlarına ürün göndermek isteyen diğer ülkelerdeki üreticiler de ürün gruplarına giren ürünleri için bu ekolojik etiketlere sahip olmaya başlamışlardır. Aksi halde bu firmalar ne Avrupa Birliği ülkelerinde ne de diğer ülkelerde rekabet etme imkanı bulamayacaklardır. Bilindiği gibi tüm dünya ve bir taraftan diğer ülkeler Avrupa Birliği’ne girme yönünde bir takım çalışmalar yapmaktadır. Bu çalışmaların temelini ise öncelikle uyum yasalarının çıkarılması teşkil etmektedir. Bu süreçte ülkeler, yasal düzenlemelerini Avrupa Birliği yasal düzenlemeleri ile uyumlu hale getirmek istemektedir. Avrupa Koneyi, 2000 yılında ekolojik etiketler konusunda 1980/2000 (EC) sayılı direktifi çıkarmıştır. Bu direktif, ekolojik etiket sisteminin ülkemize entegrasyonunu sağlamak amacı ile bir çevre yasasının çıkarılmasını öngörmektedir. Ancak bu direktife rağmen bu yasa çalışmasına hemen başlandığı söylenemez. Yine de ekolojik etiket sisteminin kurulması ve…
Dünya Doğayı Koruma Vakfı, dünyanın en büyük ve bağımsız doğa koruma kuruluşudur. Bu kuruluşun araştırmalarına göre, 1960’lı yıllardan bugüne doğal kaynaklara olan talep iki katına çıkmış durumda. Bugün sürdürülen faaliyetler için aslında dünyamızın bir buçuk misli büyük olması gerekiyor. Bu demektir ki doğal kaynakların aslında yüzde 50’sinden fazlası kullanılıyor. Eğer tüketim alışkanlıkları, yaşam tarzı ve üretim yöntemleri değiştirilmeze, çok değil 2030 yılında doğal kaynak taleplerini karşılamak için dünyamızın iki misli büyük olması gerekecek. Bu mümkün olmadığına göre şimdiden adım atmak gerekiyor. Hatta geç bile kalınmış durumda. Dünya nüfusunun 2050 yılında 10 milyar olması tahmin ediliyor. Bu kadar insana su, gıda ve enerji sağlamak gerekecek. Doğayı korumak ve canlı türlerinin devamlılığını sağlamak herkesin görevi olmalı. Sadece bireylerin farkındalığı yetmiyor. Resmi ve özel kuruluşların da kararlılık göstermesi gerekiyor. Yeryüzünde türler ve türlerin yaşam alanları gittikçe kayboluyor. Biyolojik çeşitlilikte 1970’lerden sonra yaşanan düşüş oranı yüzde 30. Tropikal bölgelerde bu oran yüzde 60 civarında.…
Bir ürünün insan sağlığı açısından tehlike taşımadığı ve doğanın korunmasına özen gösterdiği, sadece ürünün kendisi açısından değil üzerindeki ambalajı bakımından da önemlidir. Üretici firmaların, ambalaj atıkları ile ilgili yükümlülükleri bulunmaktadır ve bunları yerine getirmek zorundadır. Ambalaj, içine konulan ürünü en temiz ve en güvenilir koşullarda koruyan ve taşınması ve depolanması gibi işlemleri kolaylaştıran bir malzemedir. Ambalaj açısından önemli iki nokta bulunmaktadır. Birincisi doğrudan temas halinde olduğu içindeki ürüne zarar vermemesidir. İkinci önemli nokta ise atıldıkları zaman doğada çabuk ve kolay bir şekilde yok olabilmesi veya geri dönüşümünün sağlanabilmesidir. Kısaca ambalajın en önemli fonksiyonu, içindeki ürünleri, ıslanma, çarpma, bozulma gibi fiziksel etkilerden korumaktır. Aynı zamanda üzerinde taşıdığı üretici firmanın adı, ürünün içeriği, üretim tarihi, son kullanım tarihi ve kullanım açıklamaları gibi bilgilerle tüketicilere seçim ve kullanım kolaylığı sağlar. Ambalajlar, ahşap, cam, kağıt, plastik veya metal çok çeşitli malzemelerden yapılabilir. Ancak unutmamak gerekir ki, ambalaj atıkları kesinlikle çöp değildir. Ambalaj atıkları ikincil…
Ekolojik etiket, firmaların ürün ve hizmetlerinde, doğayı koruduklarını, doğaya duyarlı olduklarını, çevreye verdikleri zararı en düşük seviyede tuttuklarını kanıtlayan bir etikettir. Bir çevre etiketi taşıyan ürünün, doğa koşullarına uygun yöntemlerle üretildiği, tüketildikten sonra kısa sürede kendiliğinden yok olduğu ve üzerindeki ambalajın çevreye zarar vermediği anlaşılır. Kimyasallar günlük hayatımızın önemli bir bileşenidir, ancak bazı kimyasallar sağlığımıza veya çevremize ciddi zarar verebilir. Kimyasalların kullanımı ile kısmen açıklanabilecek sağlık problemlerinde artış var. İnsan yapımı kimyasallar, çevredeki en uzak yerlerde ve aynı zamanda vücutlarımızda bulunur. Kimyasallar her yerdedir. AB'de, REACH ve CLP'nin öncülüğünde insan sağlığına ve çevreye yüksek düzeyde koruma sağlamayı amaçlayan kapsamlı kimyasallar mevzuatına sahibiz. Biyositler, böcek ilaçları, eczacılık ürünleri veya kozmetik ürünler gibi belirli kimyasal maddeler kendi mevzuatlarına tabidir. Ayrıca, Avrupa Komisyonu, endokrin bozucuların, hormon sistemine müdahale eden kimyasalların olumsuz sağlık etkilerine neden olan zorlukları ele almaktadır. Doğanın korunması bugüne kadar hiç olmadığı boyutta önem taşımaktadır. Ekosistem çok büyük bir tehlike altındadır.…
Ekolojik etiket sistemlerinin hemen hepsi, ürünlerin yaşam döngüsü üzerine kuruludur. Herşeyden önce, ürün ve hizmetlerin insan sağlığına ve doğaya etkileri, yaşam döngüsü analizleri yapılarak ortaya konur. Bu analizler, ürün veya hizmetlerin üretim, kullanım ve atık durumlarındaki çevresel etkilerini ayrıntılı olarak ortaya çıkarmaya yarar. Ürünlerin hammadde ve enerji girdileri, üretim süreçleri, paketlenmesi, üretimin tamamlanmasından sonra depolanması ve sevkedilmesi, tüketicilere sunulması ve tüketilmesi ve nihayet kullanım sonrası atık olarak yok edilmesi aşamaları, yani kısaca bir ürünün tüm yaşam döngüsü, çevresel etkiler bakımından analiz edilmektedir. Üretim aşamalarında hammadde ve enerji tüketiminin düşürülmesi, zehirli kimyasal maddelerin kullanılmaması, bütün emisyon ve atıklarda bulunan zehirli madde miktarının azlatılması, ürünlerin yukarıda açıklanan bütün yaşam döngüsü süresince olumsuz etkilerinin en düşük seviyeye çekilmesi konularında artık bütün ülkeler dikkatli davranmakta ve çevrenin kirlenmesi ve doğal kaynakların tükenmesi konusunda endişe duymaktadır. Avrupa Birliği tarafından geliştirilen Eko-Etiket sisteminde ürün grupları arasında yağlar da bulunmaktadır. Yağlar ürün grubu, profesyonel kullanıcılar ve bireysel…
Doğal ve organik kozmetik ürünleri, formülünde herhangi bir zararlı kimyasal madde bulunmayan, üretim aşamasından paketleme aşamasına kadar bütün üretim aşamaları kontrol ve sertifikasyon kuruluşları tarafından denetlenen ve sertifika verilen ürünlerdir. Kozmetik sektöründe, ekolojik etiket uygulamalarının sayısı günden güne artmaktadır. Böyle olmasında ekolojik etiketi, kozmetik ürünlere tüketici taleplerinin artması etkili olmuştur. Ekolojik etiketlerin çoğu, doğal ve organik kozmetik ürünler içindir. Bu etiketler organik ve doğal kozmetik standartlarını göstermek için kullanılmaktadır. Kozmetik sektöründe en fazla dikkat çeken ve uluslararası boyutta kullanılan ekolojik etiketler Ecocert ve NaTrue olmuştur. Kozmetik standartların benimsenme oranları, Batı Avrupa ülkelerinde tüm kozmetiklerin yüzde üçü, Kuzey Amerika’da yüzde biridir. Asya ülkelerinde ise sertifika oranları çok çok düşüktür ve daha çok ithal ürünlerde bulunmaktadır. Kuruluşumuz tarafından özgün bir yaklaşımla tasarlanan Ekomark© Standardı da, Avrupa Birliği tarafından belirlenen ürün grupları bazındaki kriterlere uygun olmak koşulu ile kozmetik ürün grubuna da Ekomark© Etiketi kullanım izni vermektedir. Tüketicilere insan sağlığına önem veren ve…
Günümüzde sürdürülebilirlik kavramı üzerinde çok durulmaktadır. Bu kavram, gelecek kuşakların, doğada bulunan kaynakları, gereksinimlerini karşılayacak nitelikte ve yeterlikte bulabilmeleri için, bugünün yaşam standarları ve toplum düzeninin belirlenmesi anlamına gelmektedir. Sürdürülebilirlik kavramının üç boyutu bulunmaktadır: toplumsal, ekonomik ve ekolojik. Dünya nüfusu sürekli yükselmektedir. Enerji fiyatları artmaktadır. Sera gazları yüzünden iklim değişiklikleri yaşanmaktadır. Firmalar kara odaklandıkları için genelde toplumsal çıkarlarla çatışmaktadır. Bütün bu koşullar ne kadar sürdürülebilirlik gerektiğini ortaya koymaktadır. Bunun sağlanması için bir yandan kamuoyu baskısı ve insanların talepleri artarken, bir yandan da yeni yasal düzenlemeler ve çevre yasaları çıkarılmaktadır. Atıkların yönetimi, biyolojik çeşitlilik, doğal kaynakların kullanımı ve çevre yasalarına uyum sağlanması gibi bir takım çevresel göstergeler bu yöndeki çalışmaların izleridir. Gıda sektöründe bir takım tarımsal hammedeler işlenerek gıda ürünlerine dönüştürülmektedir. Bu süreçte enerji kullanımı, sera gazı emisyonları, su ve atık su yönetimi, kaynak kullanımı ve atık yönetimi ve ambalajlama gibi birçok odak noktası bulunmaktadır. Tarımda insan sağlığı ve çevre düşünülmeden…
Ekolojik etiket sistemi ilk olarak Avrupa Birliği tarafından geliştirilen Eko-Etiket sistemi ile başlamamıştır. Bu sistemden 15 yıl kadar önce Almanya’da 1978 yılında Blue Angel Etiketi uygulamaya alınmıştır. Bu çok eski ve önemli etiket sistemi, gıda ve ilaç dışında çok sayıda ürünü kapsamaktadır. Ayrıca sadece Almanya’da değil diğer ülkelerde de kabul görmektedir. Blue Angel Etiketi, çevrenin kirlenmesi ve doğal kaynakların neredeyse tükenme noktasına gelmesi konusunda ciddi tehlikeler yaratan tekstil sektöründeki firmalara da uygulanabilen bir sistemdir. Ancak Almanya’da tekstil sektörü firmaları için bir başka ekolojik etiketi daha geliştirilmiştir. Ecotex Etiketi 1991 yılında beri uygulanmaktadır. Bu etiket, ekolojik kumaşların ve giyim ürünlerinin geliştirilmesine katkıda bulunmaya çalışmaktadır ve çevreye duyarlı ürünlere verilmektedir. Ecotex Etiketi sisteminde üretim sırasında klorlu maddelerin, yanmayı geciktiren maddelerin, alerjik boyaların ve kanser etkisi olan boyaların kullanılmasına bazı sınırlamalar getirilmiştir. Üretimi tamamlanmış ürünler için de, ağır metaller ve pestisit kalıntılarına yönelik sınırlar getirilmiş ve ürünlerin geri dönüşümlü olması zorunlu tutulmuştur. Başka…
Doğanın kirlenmesinde ve kaynakların tükenmesinde bütün sanayi dallarının büyük etkileri var. Örneğin tekstil üretiminde su tüketimi çok yüksektir. Bunun yanında çok çeşitli kimyasal maddeler kullanılmaktadır. Atık çeşitliliği ve miktarı çok yüksektir. Katı ve sıvı atıklar hava emisyonuna neden olmaktadır. Ayrıca çevreye zarar vermektedir. Doğaya bırakılan bir takım kimyasal maddeler zehirlenmelere yol açmaktadır. Suya bırakılan zehirli atıklar sudaki oksijeni yok etmekte ve bu durum hem bu suyu kullanan insanlar hem de suda yaşayan canlılar için yaşamsal tehdit oluşturmaktadır. Ama tek başında tekstil sektörü değil bütün sektörlerin bu olumsuz gelişmede payı bulunmaktadır. Ülkemizin ihracatında çok önemli pazar olan Avrupa Birliği ülkelerinde çevreye olan duyarlılık ve insan sağlığına verilen önem yükseldikçe, çevre ve sağlık açısından zararsız ürünlerin üretimi de önem kazanmaya başlamıştır. Avrupa Birliği’nde bu yönde birçok yasal düzenleme yapılmıştır ve ülkemiz uyum çalışmaları kapsamında kendi yasal düzenlemelerinde değişiklikler yapmaktadır. Bu kapsamda 2000 yılında Avrupa Konseyi’nin 1980/2000 (EC) sayılı direktifi bulunmaktadır. Ekolojik etiket…
Tahminlere bakılırsa dünya nüfusu her her 35 yılda bir, iki katına yükselmektedir. Nüfusun bu şekilde artması ile tüketim ve buna bağlı olarak doğal kaynaklardaki azalma ve kirlilik oluşumu da gittikçe artmaktadır. Bugün küresel iklim değişikleri, ozon tabakasının incelmesi, asit yağmurları, zehirli artıklar, hava ve su kirliliği gibi çevre problemleri daha net olarak hissedilmektedir. Dünyamızın ekosistemi, talepleri karşılamakta artık zorlanmaktadır. Bu kötü gidişin önüne geçmek için özellikle Avrupa Birliği ülkelerinde büyük çabalar gösterilmektedir. Hem tüketicilerin hem de üretici firmaların insan sağlığına ve doğanın korunmasına daha fazla özen göstermesi beklenmektedir. Bu çabaların bir sonucu olarak Avrupa Birliği ülkelerinde kabul gören çok sayıda ekolojik ürün etiketleri tasarlanmıştır. Ekolojik etiketleri sistemlerinde genelde iki temal yaklaşım sergilenmektedir. Ya üretim sistemleri değerlendirilmektedir ya da ürünler değerlendirilmektedir. Bunlardan üretim sistemlerini esas alan etiketlerde, öncelikle çevreye uyumlu üretim yapılması değerlendirilir ama aynı zamanda ürün de değerlendirilmektedir. 1992 yılında Avrupa Birliği tarafından uygulamaya konulan Eko-Etiket sistemi ile ülkemizde kuruluşumuz…
ECOmark Logoları << Doğanın korunması, çevre risklerinin düşürülmesi ve üretilen ve tüketilen ürün ve hizmetlerin çevre üzerindeki etkileri konusunda tüketiciler bugün çok daha fazla bilinçlidir. Tüketiciler aynı zamanda bu etkilerin daha iyi anlaşılması ve hafifletilmesi için yeni yöntemlerin geliştirilmesi konusuna da ilgi göstermektedir. Bu amaçla geliştirilen sistemlerden biri de Avrupa Birliği tarafından tasarlanan ekolojik etiket sistemidir. Birçok yerde bu sistem hayat boyu değerlendirme veya yaşam döngüsü değerlendirme olarak da ifade edilmektedir. Bu sistem, ürün ve hizmetlerin üretilmesinden, tüketilmesine ve atık olmasına kadar yaşam döngüsü boyunca çeşitli aşamalarda çevresel performansının takip edilmesi ve iyileştirilmesi için imkan yaratmaktadır. Bu sistem, ürün ve süreç tasarımı veya yeniden tasarım çalışmalarında karar vericilerin bilgilendirilmesine de yaramaktadır. Ürün ve hizmetlerin pazarlama aşamalarında ekolojik etiket uygulamasına da yardımcı olmaktadır. Ekolojik etiketi sistemi, bir ürünün üretilmesinde kullanılan hammaddelerin temin edilmesinden, üretilmesinden, tüketilmesinden, kullanım ömrü sonunda geri dönüşümünün sağlanmasına ve yok edilmesine kadar yaşam döngüsü boyunca çevresel etkilerini dikkate…
Artık bütün dünya çevre sorunlarına karşı daha bilinçli hareket etmektedir. Tüketiciler daha bilinçli duruma geldikçe, çevre dostu ürünlere yönelik ilgileri de artmaktadır. Yapılan araştırmalar, tüketicilerin, üretim aşamalarında çevreye daha az zarar veren ürün ve hizmetleri seçtiklerini ve doğanın korunmasına bu şekilde daha fazla katkıda bulunmak istediklerini göstermektedir. Kuruluşumuz tarafından geliştirilen Ekomark© Standardı’nın arkasında bulunan temel düşüncelerden en önemlisi, doğayı koruyan, çevre dostu ürünler yetiştirilmesi, ürün yetiştirme aşamalarında doğaya zarar verilmemesi ve tüketilen bu ürünlerin insan sağlığına zarar verecek boyutta olmamasıdır. Ekomark© Standardı, tamamen ülkemiz koşullarına uygun şekilde ve özgün olarak tasarlansa da aslında Avrupa Birliği tarafından geliştirilen ve 1992 yılından beri uygulanmakta olan Eko-Etiket sistemi üzerine inşa edilmiştir. Diğer ülkelerde ulusal bazda geliştirilen ekolojik etiket sistemleri de farklı bir yapıda değildir. Kuruluşumuz, talep eden firmalara ürün ve hizmetleri için Ekomark© Etiketi kullanım izni verirken Avrupa Birliği tarafından hazırlanan ve sürekli geliştirilen ürün grupları bazındaki kriterleri kullanmaktadır. Bu şekilde bütün diğer…
Ekomark© Standardı, Türkiye’nin konumu, ihtiyaçları, ürün çeşitliliği ve üretim tercihleri dikkate alınarak tamamen özgün bir şekilde tasarlanmıştır. Bu standart geliştirilirken Avrupa Birliği ülkelerinde ve dünyada gittikçe kendini hissettiren ve aslında her ülkenin sorumluluk duygusu ile hareket etmesi gereken çevrenin korunması ve insan sağlığına gösterilen özen esas alınmıştır. Doğanın sorumsuz bir şekilde kullanılması, doğal kaynakların gittikçe tükenmesine neden olmuştur. Bugünden önlem alınmazsa çok yakın bir zamanda dünya yaşanılır olmaktan çıkacaktır. Bizden sonraki nesillere daha yaşanılır bir dünya bırakmak herkesin sorumluluğu altındadır. İşletmelerinde Ekomark© Standardı kuran ve uygulayan firmaların, ürettikleri ürün ve hizmetlerin üzerine Ekomark© Etiketi koyabilmeleri, ürün ve hizmetlerinin tanıtım ve pazarlamasını bu etiket ile yapabilmeleri için, kuruluşumuzdan belgelendirme çalışması talep etmeleri gerekmektedir. Kuruluşumuz başvuruyu aldıktan sonra bir ön değerlendirme yapar ve uygun bulursa firma ile sözleşme yaparak çalışmalara başlar. Firmadan numune alınması, test ve analizlerin yaptırılması, onay verilmesi ve son adımda firmaya Ekomark© Etiketi kullanım izni verilmesi, hazırlanan prosedürlere uyularak…
Ülkemiz bir tarım ülkesi olmasına rağmen bugün ne yazık ki eski doğal tohumları bulmak artık mümkün değildir. Ürün görüntüsü, şekli, nakliye ve depolama işlemleri için dayanıklı olması ve benzeri ticari kaygılar yüzünden tohumların yapısı ile oynanmaktadır. Bugün piyasada hibrit olarak tanımlanan tohumlar bulunmaktadır. Geleneksel tarım yöntemlerinde ağırlıklı olarak bu tohumlar kullanılmakta ve genetiği değiştirilen tohumlara (GDO’lu tohumlara) izin verilmektedir. Bugün gittikçe daha fazla önemsenen ekolojik üretimde ise ekolojik olarak sertifika verilmiş tohumlarla üretim yapılmasına izin verilmektedir. Üreticilerin kullandığı tohum, fide ve fidanlar, kontrol ve sertifika firmaları tarafından denetlemektedir. Aynı zamanda tohum alımı ile ilgili faturalar kontrol edilmekte, gerekli görülen durumlarda tohumlar analiz edilmektedir. Ekolojik üretimde denetlenen, sadece tohum ve fideler değildir. Üretim aşamalarında, başta yabani ot ilaçları, böcek öldürücüler ve mantar öldürücüler olmak üzere her türlü kimyasal maddenin ve zirai ilacın kullanılması da ekolojik üretimde yasaktır. Hatta zirai ilaçların yanında suni gübreler, tozlama ve bitki gelişimi için kullanılan hormonlar, depolamada…
Dünyanın sürdürülebilir bir şekilde sağlayabildiği doğal kaynak miktarı ile insanların talep ettiği miktar arasındaki fark, insan yaşamını ve doğayı tehdit eden bir boyutta daralıyor. Bu farkın daralması ekolojik risktir. Ülkemizde ve dünyada doğal kaynakların tüketilme eğilimleri parallellik göstermektedir. Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de 1970’lerden beri ekolojik kapasite (ya da biyolojik kapasite) açığı büyümektedir. Yine de hesaplamalara göre bu açık, dünya ortalamasının yaklaşık üçte biri kadardır. Ülkemizdeki ekosistemler kaynak tüketiminin sadece yarısını karşılayacak düzeydedir. Bütün dünyada ekolojik kapasiteye erişim için rekabet gittikçe artmaktadır. Önlem alınmazsa yakın zamanda doğal kaynaklar tükenecektir. Ekolojik riskler ülkemizi de tehdit etmektedir ve hafife alınacak türden değildir. Doğal kaynakların gittikçe önemli bir hal alması karşısında ülkeler, ekolojik risk profillerini çıkarmaya başlamıştır. Ekolojik risk taşıyan ülkeler, dünyanın başka ülkelerindeki ormanlara, tatlı su kaynaklarına ve tarım alanlarına bağımlı durumdadır. Ekolojik risk çalışmaları, kaynakları yönetmek için gereken veriler toplanarak, geleceği güvence altına almak için yapılmaktadır. Ekolojik risk çalışması yapan…
Ekolojik etiketleri, ürünlerin çevre performansını gösteren bir etikettir. Bu etiketler, ürün seçimi sırasında tüketicilerin çevreye olan duyarlılıkları ve endişeleri göz önünde tutması içindir. Ekolojik etiketlerin bir kısmı ölçüm değerleri yardımıyla ürünlerin yarattığı çevresel kirlilik veya enerji tüketimi miktarlarını sayısal olarak ortaya koymaktadır. Bir kısım ekolojik etiketleri ise sürdürülebilirlik veya çevresel etkilerin azaltılmasına yönelik uygulamalar veya asgari koşullar ile uyumluluk seviyelerini göstermektedir. Ekolojik etiketleri ilk defa 1970’li yıllarda kullanılmaya başlanmıştır. 1990’lı yıllarda ise Uluslararası Standartlar Organizasyonu tarafından, Birleşmiş Milletler’in Rio de Janeiro şehrinde düzenlediği Çevre ve Gelişim konulu konferans sonrasında, ekolojik etiketlere yönelik olarak bir çerçeve oluşturmak amacı ile ISO 14000 serisi standartlar geliştirilmiştir. Genel olarak bütün ekolojik etiketler, ürünlerin çevre performansını değerlendiren etiketlerdir. Ekolojik etiketleri, üretim, kullanım ve atık olma aşamalarında diğer ürünlere göre daha düşük miktarda çevresel etkiye sahip ürünlere verilen etiketlerdir. Bu tanımlamaya göre ekolojik etikete sahip ürünlerin çevreye hiçbir zarar vermediğini söylemek doğru değildir. Önemli olan ürünlerin…
Avrupa Birliği ülkelerinde ve dünyada tasarlanmış ve ulusal düzeyde kabul görmüş birçok ekolojik etiket bulunmaktadır. Ekolojik etiket olarak da adlandırılan bu etiketler, genelde sadece tasarlandıkları ülkede kabul görürler. Ancak bunlardan birkaçı başka ülkeler tarafından da benimsenmiş ve uygulanmaktadır. Bunlar arasında Avrupa Birliği Eko-Etiket sisteminden daha yaygın olarak kullanılan ekolojik etiketler de vardır. Örneğin, Fransa’da uygulanan NF Etiketi, Almanya’da uygulanan Blue Angel Etiketi, Hollanda’da uygulanan EKO Kalite Sembolü ya da İsveç, Norveç, İzlandiya ve Finlandiya’da uygulanan Nordic Swan Etiketi bu şekildeki ekolojik etiketlerinden birkaçıdır. Gerçi Avrupa Birliği Eko-Etiket sistemi, üye ülke uygulamalarındaki farklılıkları ortadan kaldırmak ve ortak bir sistem kurmak için çaba göstermektedir ama üye ülkeler bu ilgili yasal düzenlemeleri kabul etseler de kendi ulusal ekolojik etiketleri kullanmaya devam etmektedir. Böyle olmasında üye ülkelerin kendileri için önem taşıyan ulusal ürün gruplarının Avrupa Birliği Eko-Etiket sisteminin ön gördüğü ürün grupları içinde yer almaması etkilidir. Ülkemizde kuruluşumuz da aynı gerekçelerle tamamen ülkemiz koşullarına…
Kuruluşumuz tarafından tamamen özgün olarak geliştirilen Ekomark© Standardı, gönüllük esasına dayalı olan ve tüketicilerin çevre dostu ürünlere yönelmesini öngören bir standarttır. Ürün ve hizmetleri üzerine Ekomark© Etiketi koymak isteyen firmaların önce bu standardı işletmelerinde kurmaları ve uygulamaları gerekmektedir. Arkasında da kuruluşumuzdan Ekomark© Etiketi kullanma izni talep etmeleri gerekmektedir. Ekomark© belgelendirme süreci birkaç aşamadan meydana gelmektedir. Bu aşamalar kısaca şu şekilde açıklanabilir: Başvurunun yapılması: Firmadan başvuru alındığında bir ön değerlendirme yapılır. Ürünün hangi ürün grubuna girdiği ve bu ürün için kriter belirlenmiş olup olmadığı araştırılır. Bu süreç Ekomark© Belgelendirme Başvuru Prosedürü’nde açıklanmıştır. Sözleşmenin imzalanması: Ön değerlendirme sonrasında bir uygunsuzluk yoksa belgelendirme talep eden firma ile sözleşme yapılır. Bu süreç Ekomark© Belgelendirme Sözleşme Prosedürü’nde açıklanmıştır. Numunenin kabul edilmesi: Belgelendirme yapılacak ürünün, test ve analiz çalışmalarının yapılabilmesi için üründen örnek alınır. Bu süreç Ekomark© Belgelendirme Numune Kabul Prosedürü’nde açıklanmıştır. Testlerin yapılması: Üründen alınan numuneler ilgili standartlara uygun faaliyet gösteren, yetkin ve akredite olmuş…
Ülkemizde bir mal veya hizmet üreten işletmeler ve tüketiciler, bütün dünyada olduğu gibi, çevre sorunlarına karşı artık daha duyarlıdır. Çevre dostu ürünlere artık daha fazla ilgi gösterilmektedir. Büyük marketlerde organik ürünler için açılan özel bölümler bulunmaktadır. Tanıtım ve reklam faaliyetlerinde, bir çok ürünün çevreye duyarlılığı konusu işlenmektedir. Tüketiciler ürün paketleri üzerine, geri dönüşüm gibi çevresel logolar koymaktadır. ECO Label standardı kriterleri ile, ürün için ham madde seçiminden, imalata, dağıtımına, servisine, hizmetine, tüketimine ve kullanımı bittiğinde geri dönüşümünün sağlanmasına kadar olan bütün evrelerde yer alan tüm sektörler ve kuruluşları Ecolabel Eko Etiketi alabilirler. Ekolojik etiket sistemi hemen hemen her ülkede uygulanmaya başlanmamıştır. Ancak kuruluşumuz, sorumluluk duygusu ile hareket ederek, Ekomark© Standardı’nı geliştirmiştir ve talep edecek firmalara Ekomark© Etiketi kullanmalarına izin vermek üzere yabancı bir akreditasyon kuruluşundan akredite olmuştur. Gerek iç piyasalarda tüketicilerin, insan sağlığı ve çevrenin korunması açısından daha az zararlı ürün ve hizmet taleplerini karşılamak için, gerekse Avrupa Birliği ülkeleri…
Bugünün dünyasında küreselleşme büyük bir süreçtir. Ürün ve hizmetlerin uluslararası dolaşımı, küreselleşme sayesinde hızla artırıyor. Böyle olunca ürün veya hizmetlerin, hangi koşullarda ve nerede üretildiği, üretimde hangi hammaddelerin kullanıldığı, ambalajlama, paketleme, depolama ve taşıma faaliyetlerinin nasıl gerçekleştirildiği, tüketilen ürünlerin atıklarının geri dönüşümünün nasıl sağlandığı gibi birçok konu tüketicilerin ilgisini çekmektedir. Bu sayılan süreçlerin çevre etkisi hem tüketicilerin hem de üretici firmaların ilgi alanına artık daha fazla giriyor. Avrupa Birliği ülkelerinde başlatılan ve kısa sürede bütün dünyada kabul görmeye başlayan ekolojik etiketleri sistemi, ürün veya hizmetlerin çevresel ayak izini gösteren bir etiket sistemidir. Tüketicilerin beklentileri, insan sağlığı ve çevrenin korunması açısından daha az zararlı ürün ve hizmetlerin sunulmasıdır. Bu beklentiyi karşılayan üretici firmalar büyük oranda rekabet avantajı elde etmektedir. Bu arada ekolojik etiket düzenlemesinin olduğu piyasalara ürün ve hizmet sunan ülkelerin, iç yasal düzenlemelerini de uyumlu hale getirmesi gerekmektedir. Bu anlamda ülkemizin de uyum çalışmaları kapsamında, ekolojik etiketler yasasının çıkarması gerekmektedir.…
Ekomark© Standardı, hem üretim sektöründen hem de hizmet sektöründen çok sayıda ürün grubunu kapsamaktadır. Bu ürün gruplarının kapsamı ve her bir grupta yer alan ürünlerin sayısı sürekli gelişmektedir. Bir ürüne Ekomark© Etiketi kullanma izni verilebilmesi için, hem ilgili kriterleri tam olarak karşılamış olması hem de en iyi uygulama ve performans koşullarını sağlaması gerekmektedir. Günümüzde Ekomark© Etiketi verilen ürün grupları şunlardır: Temizlik ürünleri Genel temizleyiciler Bulaşık makinesi deterjanı Bulaşık deterjanı Çamaşır deterjanları Sabun, şampuan ve saç kremleri Giyim ürünleri Ayakkabılar Tekstil ürünleri Ev içi kendin yap ürünleri Boya ve vernikler Elektronik ürünler Kişisel bilgisayarlar Dizüstü bilgisayarlar Televizyonlar Zemin kaplamalar Ahşap kaplamalar Halılar Sert zemin kaplamaları Mobilyalar Ahşap Mobilyalar Bahçe malzemeleri Yetiştirme ortamı Toprak iyileştiriciler Ev içinde kullanılan ürünler Ampuller Isı pompaları Yağlar Yatak takımları Şilteler Kağıt ürünleri Fotokopi ve grafik kağıtları Tuvalet kağıtları Hizmetler Kamp alanları Turistik konaklama tesisleri Ekomark© Etiketi uygulamasına esas olan ürün grupları Avrupa Birliği tarafından belirlenmektedir. Ürün…
Ekolojik etiketlerin gerekliliği ve neden önemli olduğu şu şekilde açıklanabilir: Ekolojik etiketler bugün Bütün Avrupa ülkelerini kapsamaktadır. Hatta dünyaya yayılmış durumdadır. Avrupa Birliği, kamu ihalelerine katılan firmalardan büyük oranda yeşil ürün kullanmaları teşvik etmektedir. Bu yüzden kamu ihalelerine katılacak firmaların çevreye duyarlı ürün tedarik etmeleri gerekmektedir. Firmalar bunu kanıtlamak amacı ile ürün ve hizmetlleri için ekolojik etiket talep etmektedir. Tüketicilerin gittikçe bilinçlenmelerinin bir sonucu olarak, çevreye duyarlılık konusunda tüketicilerin üretici firmalar üzerindeki baskıları artmaktadır. Ekolojik etiket kullanan firmalar ürün ve hizmetleri ile, kendileri için bir farkındalık yaratma fırsatı bulmaktadır. Ekolojik ürün standartları açısından ekolojik etiketler üretici firmalar için önemli bir referans olmaktadır. Birleşmiş Milletler Çevre Programı tarafından da, Avrupa dışında Çin, Meksika, Hindistan, Kenya ve Güney Afrika gibi ülkelerde ekolojik etiketlerin uygulama alanını genişletme çalışmaları yapılmaktadır. Bu ülkeler aynı zamanda ülkemizin de dünya pazarında rekabet ettiği ülkelerdir. Kuruluşumuz Ekomark©, dünyadaki gelişmeleri de yakından izleyerek tamamen özgün bir şekilde ve ülkemiz…
Ekim yapılan toprakta hormon kullanılmamışsa, zirai ilaçlar kullanılmamışsa, toprağın daha sağlıklı ve besleyici ürünler vermesi muhakkaktır. Yapılan çeşitli araştırmalar, tarımsal üretimde kullanılan birçok kimyasal ilacın insan sağlığını olumsuz etkilediğini ve bir takım rahatsızlıklara yol açtığını göstermiştir. Bu tür etkilenmeler yetişkinlere göre çocuklarda daha yüksek oranda izlenmiştir. Keza bu şekilde üretim yapan çiftçiler ve tarım işçilerinde de bu oran yüksektir. Ekolojik olarak etiketlenen ürünlerin sertifikalandırılma usul ve esasları ilgili yasal düzenlemelerle zorunlu kılınmıştır. Bu ürünlerin üretim aşamaları, bağımsız denetim ve sertifikasyon firmaları tarafından kontrol altında tutulmaktadır. Ekolojik üretim, toprağı ve su kaynaklarını koruyan bir yöntemdir. Ekolojik üretimin hedefleri arasında toprak yapısını ve verimliliğini korumak vardır. Kimyasal ilaçlar yerine doğal maddeler kullanılarak toprak verimliliği yükseltilir. Ekolojik tarımda kimyasal ilaçlar kullanılmadığı için bunların yer altı su kaynaklarına karışması da önlenmiş olur. Ekolojik üretim yapılırken kullanılan yöntemler arasında şunlar vardır: yararlı böceklerin kullanımı, yeşil gübreleme, kültürel ve mekanik ot mücadelesi, ürün rotasyonu ve çeşitliliği,…
Ekolojik ürün ya da organik ürün, tarım ürünlerinde tohumdan hasata kadar ve ürünün hasattan tüketiciye ulaşmasına kadar üretimin bütün aşamalarında ekosisteme ve insan sağlığına zararlı herhangi bir kimyasal girdi, katkı maddesi ve yöntem kullanılmadan üretilen ürünlerdir. Bu şekliyle organik ürünler kontrollü ve sertifikalı olmaktadır, Endüstriyel, tekstil, kimya ve üretim alanında ise; ekolojik ürünler doğaya zarar vermeyen, geri dönüşebilen, insan sağlığına zararlı maddeleri içeriğinde bulundurmayan ve tamamen kimyasal güvenliği olan ürün sınıfıdır. 2010 yılında Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik esaslarına göre organik ürün, organik tarım faaliyetleri yöntemlerine uygun şekilde üretilmiş ham, yarı mamul veya mamul durumdaki sertifikalı ürünlerdir. Genelde naturel, doğal, hormonsuz, saf veya köy ürünü gibi ifadeler kullanılsa da bunların herhangi bir yasal dayanağı yoktur. Bir ününü organik olarak tanımlayan ifadeler sadece ekolojik ve biyolojik ifadeleridir. Tüketicilerin organik ürün, ekoloji ve sağlık konularında bilinçlenmeye başlamasını fırsat bilen bazı üreticiler bu ifadelerle tüketiciyi…
Ekolojik sertifika, endüstriyel ürünlerde ve tarımsal ürünlerde tüm aşamalarında insana ve ekosisteme zararlı hiçbir kimyasal girdi, katkı maddesi ve yöntem kullanılmadan üretilen kontrollü ve sertifikalı ürünlerdir. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından 2010 yılında Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik çıkarılmıştır. Bu yönetmeliğin çıkarılma amacı, organik tarımsal faaliyetlerin yürütülmesi, organik tarımsal üretimin ve pazarlamanın düzenlenmesi, geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması ve ekolojik dengenin korunmasına yönelik esasları belirlemektir. Yönetmeliğin kapsamı ise şu şekilde açıklanmıştır: Her çeşit bitkisel, hayvansal ve su ürünleri üretimi Kullanılacak girdilerin organik tarım yöntemlerine uygun olarak üretilmesi veya temin edilmesi Gıda veya yem olarak kullanılan mayalar Orman ve doğal alanlardan organik tarım ilkelerine uygun olarak ürün toplanması Bu ürünlerin işlenmesi, ambalajlanması, etiketlenmesi, depolanması, nakledilmesi, pazarlanması, kontrol edilmesi, belgelendirilmesi ve denetlenmesi Ekolojik ürün ya da organik ürün, söz konusu yönetmelik ve eklerine uygun şekilde, tohumdan hasata ve hasattan tüketicinin eline ulaşmasına kadar üretimin bütün süreçlerinde insan sağlığına zararlı herhangi bir kimyasal…
Ekolojik etiketler uygulaması Avrupa Birliği ülkelerinde Eko-Etiket Sistemi ile başlamıştır ama kısa sürede bütün dünyaya yayılmıştır. Artık herkes doğal kaynakların tükendiğinin, hayvan ve bitki türlerinin giderek azaldığının, iklim değişikliklerinin, küresel ısınmanın, ozon tabakasındaki incelmenin ve daha birçok çevre felaketinin kapıda olduğunun farkındadır. Ekolojik etiketleri, bir yandan bu etiketi taşıyan ürün ve hizmetlere itibar kazandırırken diğer yandan da üretici firmanın pazar payını arttırmakta ve firmaya rekabet gücü kazandırmaktadır. Avrupa Birliği tarafından 1992 yılında başlatılan ekolojik etiketler uygulaması, bugün Avrupa Birliği ülkelerinin tamamını kapsamaktadır ve bütün dünyaya yayılmış durumdadır. Kuruluşumuz Ekomark©, ekolojik etiketlerin bu global genişlemesine uyarak ülkemizde Ekomark© Standardı’nı geliştirmiştir. Ekomark© Standardı esas olarak Avrupa Birliği’nde uygulanan Eko-Etiket Sistemi üzerine inşa edilmiştir, ancak tamamen ülkemizdeki ürün özellikleri ve ülkemiz koşulları dikkate alınarak tasarlanmıştır. Bilindiği gibi her ülke kendi ulusal düzenlemeleri ve uygulamaları paralelinde ekolojik etiket tasarlayabilir. Örneğin, Almanya’da Blue Angel Etiketi, Hollanda’da EKO Kalite Sembolü ve İskandinav ülkelerinde Nordic Swan Etiketi…
Son yıllarda çevreye olan duyarlılık yükseldikçe ve insanlar doğanın korunmasına ve insan sağlığına daha fazla önem vermeye başladıkça, Avrupa Birliği pazarında, çevreye etkisi düşük olan ürün ve hizmetlere olan ilgi ve ekolojik etiketlere olan talep artmaya başlamıştır. Avrupa Birliği’ne yapılan Eko-Etiket başvuru sayısında ve bu etiketi alan ürün ve hizmetlerin sayısında sürekli yükselme izlenmektedir. Bu uygulama 1992 yılında başladığı hale 2002 yılında Eko-Etiket alan firma sayısı sadece 128 iken, 2007 yılında bu sayı 514, 2008 yılında 754, 2009 yılında 1003 ve 2010 yılında 1152 olmuştur. İstatiklere bir de ürün grupları açısından bakılırsa, mozaik çini, seramik karo ve kiremitler gibi sert kaplamalar (7457), iç ve dış cephe boya ve vernikler (3275), televizyonlar (2579), çok amaçlı temizlik ürünleri (2030), kağıt ürünleri (1691) ve tekstil ürünleri (1235) önde gelmektedir. Avrupa Birliği Eko-Etiket alan ülkeler sıralamasında başta İtalya (10102) bulunmaktadır. Onu Fransa (3279), Kore (1976), İspanya (1615) ve Finlandiya (1447) takip etmektedir. Bu rakamlar…
Ekoloji ifadesinin dilimizdeki karşılığı doğa bilimidir. Ekoloji, canlıların birbirleri ile ve çevreleri ile olan ilişkilerini inceleyen bir bilim dalıdır. Canlılar dendiği zaman insan, hayvan ve bitkilerden oluşan topluluklar ifade edilmektedir. Çevre, bir canlının yaşaması ve neslini devam ettirebilmesi için gerekli olan uygun ortamdır. Bu ortam hava, su, toprak ve ışık gibi faktörlerden oluşur. Bugünlerde sıkça kulağa çalışan ekosistem ifadesi ise, canlı ve cansız çevrenin tamamını ifade etmek için kullanılır. Ekoloji, canlıların organları ve bu organların yaşam süreçleri ile ilgilenmez. Önemli olan canlıların içinde bulundukları yaşam ortamı ve diğer canlılar ile olan karşılıklı ilişkileridir. Yani ekoloji, bütün canlılar üzerinde etkisi olan ve bütün canlılar için ortak olan temel konularla ilgilenmektedir. Aslında akarsulardan göllere, atmosferden yer altı sularına, kıtalardan okyanuslara, mikro organizmalardan insanlar ve bitkiler dünyasına kadar bütün canlı ve cansız varlıklar arasında son derece düzgün işleyen bir sistem bulunmaktadır. Belki de bu nedenle bugün ekoloji, çevre ve insan sözcükleri bir bütün…