Yasal düzenlemelerde yer alan ifadelerle organik ürün veya ekolojik ürün, tarım ürünlerinin, tohum özelliklerinden başlayarak yetiştirilmesi ve tarladan toplanmasına kadar, hasattan tüketicilerin masasına ulaştırılmasına kadar üretimin tüm aşamalarında insan sağlığı için zararlı hiçbir kimyasal katkı maddesinin kullanılmadığı, farklı yöntemlere başvurulmadığı, doğadaki diğer canlılara zarar vermeden üretimin yapıldığı kontrollü ve belgeli tarım ürünlerdir.
Son yıllarda nüfusun artması ve insanların beslenmesi için daha fazla gıda maddelerine ihtiyaç duyulması yüzünden, ayrıca çok uzak ülkelere çok farklı tarım ürünlerinin pazarlanabilmesi ve ticari yönden giderek daha fazla kazanç sağlama hırsının öne geçmesi yüzünden, tarım ürünlerinin gen yapısı ile oynanmakta, hızlı gelişim sağlamak için çok fazla kimyasal madde kullanılmakta ve tarım ürünleri insan sağlığı için giderek daha fazla tehlikeli olmaya başlamaktadır.
Yanlış kullanılan veya bilerek fazla kullanılan kimyasal maddelerin tarım ürünlerinde bıraktığı kimyasal kalıntılar, maalesef insan sağlığını tehdit etmekte, çeşitli kanser türlerinden, üreme bozukluklarına kadar, sinir sistemi rahatsızlıklarından, bağışıklık sistemi rahatsızlıklarına kadar birçok hastalığın meydana çıkmasına ve gelişmesine neden olmaktadır. Yapılan araştırma sonuçlarına göre bu kimyasal kalıntılar gebelik ve emzirme dönemlerinde bile bebeklere geçmekte ve bu durumdan en fazla çocuklar etkilenmektedir.
Bu gıdların hem tarlalarda yetiştirilme dönemlerinde hem de tüketilmesi sonrasında kimyasal kalıntıların sulara ve doğaya karışması ise doğa için ayrıca büyük bir tehlike teşkil etmektedir. Bir de şu unutulmamalıdır ki, doğadan beslenen hayvanların veya içinde bu kalıntılar bululan hayvansal gıdalar ile beslenen hayvanların yağ dokularında biriken bu kimyasal kalıntılar, bu hayvansal gıdalar ile birlikte insanlara bir kere daha, bu defa katlanarak geri dönmektedir. Bu tehlikeli bir kısır döngüdür ve önlem alınmazsa insanların geleceği için büyük bir tehlikedir.
Ekolojik Pazarlar Ne Anlama Geliyor?
Geleneksel tarım yöntemleri bu kadar sağlıksız olmaya başlayınca, alternatif olarak yeniden doğal koşullara dönülmeye başlanmış ve bugün yeniden ekolojik ürün veya organik ürün yetiştirme yöntemlerine dönülmeye başlanmıştır. Ancak diğer yandan ortada bir kavram kargaşası da oluşmaya başlamıştır. Bugün ekolojik tarım, organik tarım veya biyolojik tarım ifadelerinin hepsi de aynı anlamı taşımaktadır. Ancak bunların yanı sıra kullanılan naturel, doğal, hormonsuz, saf, arı, yüzde yüz, hakiki veya köy ürünü gibi ifadeler bir aldatmacadan ibarettir ve herhangi bir yasal dayanağı olmadığı gibi, sağlıklı olduğu yönünde herhangi bir güvencesi de yoktur. Ama bu yöndeki çabalar sonunda tüketiciler artık daha bilinçli olmaya başlamıştır.
Örneğin bir tarım ürününü gerçekten hormon kullanılmadan üretilmiş olabilir. Ancak bu durum o ürünün ekolojik olduğu anlamına gelmez. Sadece o üründe hormon yoktur ama üretiminde suni gübreler ya da bir takım zirai ilaçlar kullanılmış olabilir. Bu durum o ürünün ekolojik kabul edilmesine engeldir.
Bu açıdan ekolojik pazarlar, tamamen ekolojik pazar standartlarına göre ve izlenebilirlik koşullarına göre yönetilen ve denetlenen pazarlardır. Ekolojik pazarlar, bilerek veya bilmeden yapılan yanlış uygulamalar sonucu ekolojik sistemlerde bozulan doğal dengeyi yeniden kurmaya yönelik çabaların bir sonucudur. Yapılan düzenlemeler ve yayınlanan yerli ve yabancı standartlar ile birlikte başta doğal çevreye ve insanlar dahil bütün canlıların sağlığına uygun üretim sistemleri teşvik edilmekte ve sentetik gübrelerin ve kimyasal ilaçların kullanımı yasaklanmaktadır. Ayrıca organik ve yeşil gübreleme, ekim değişimi (münavebe), toprağın korunması, bitkilerin direncini yükseltme, doğal parazitlerden ve avcı böceklerden yararlanma gibi doğal üretim sistemlerine geçilmeye çalışılmaktadır. Bu şekilde üretimde sadece miktar artışını hedeflememekte, aynı zamanda ürün kalitesinin yükselmesi de hedeflemektedir.
ECO Food Standardı Nedir?
Ekolojik tarım yöntemi sadece üreticilerin değil tüketicilerin de bilinçlenmesi ile geniş kitlelerce kabul edilecek ve yaygınlaşacak bir yöntemdir. Bu konuda devletin resmi organlarının sorumluluğu çok fazladır ve son yıllarda çıkarılan yasal düzenlemelerle bu konuda hayli ilerleme kaydedilmiştir. Bunun yanında yerli ve yabancı kuruluşlar tarafından geliştirilen standartlar ve belgelendirme sistemleri de büyük bir katkı sağlamaktadır.
Bu açıdan kuruluşumuz tarafından geliştirilen ECO Foof standardı da büyük bir ihtiyacı karşılamakta ve insanların ekolojik ürünlere daha güvenle yaklaşmalarına ve kullanmalarına fırsat yaratmaktadır. Bu standardın temel yaklaşımı, bitkisel ve hayvansal üretimde doğal kaynaklara yönelmek, doğal hammaddeler kullanmak ve doğal çevreyi tehdit edici etkileri bulunmayan kaynaklara yönelmektir. Bunun için de öncelikle ekim alanlarını iyileştirmek ve toprakta bulunan mikroorganizmaları korumak gerekmektedir. Toprağın verimliliği doğal yöntemlerle yükseltilmeli, toprak doğal yöntemlerle iyileştirilmeli, organik gübreler kullanılmalı ve münavebeli ekim yapılmalıdır. Ekolojik ürünler elde etmek için birinci koşul toprağın biyolojik aktivitelerini desteklemektir.
ECO Foof standardı, bitkisel üretimde ve hayvan yetiştiriciliğinde, tarım alanlarının ve hayvan besi alanlarının ekolojik koşullara sahip olmasını ve bu koşullarda bulaşıcıların etkilerini dikkate almaktadır. Genel anlamda ülkenin biyolojik çeşitliliğin korunması bakımından da bu çok önemlidir. Doğal alanlarda hiç zararlı organizmalar olmayacak değil. Elbette bunlarla mücadele, ekolojik tarım yöntemlerinin de bir parçası. Ancak burada önemli olan, başvurulan biyoteknik yöntemlerin, biyolojik mücadele çeşitlerinin ve kültürel önlemlerin bitkisel ve hayvansal üretimi tehdit etmemesi gerekmektedir. Ancak belirlenen sınırlar içinde kalmak koşulu ile bitkisel veya mineral esaslı kimyasal maddeler kullanılabilir.
ECO Food Belgelendirme Neden Önemli?
1972 yılına kadar ekolojik tarım uygulamalarından pek söz edilmez. İlk defa o tarihte Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu (IFOAM, International Federation of Organic Agriculture Movement) kurulmuştur ve çeşitli ülkelerde farklı ekolojik tarım uygulamaları bir çatı altında toplanmıştır. Bu kuruluş, ekolojik tarım uygulamalarını şekillendirmiş ve belli bir ortak yapıya kavuşturmak amacı ile yönetmelikler ve standartlar hazırlamıştır. Günümüzde 150 civarında ülke bu kuruluşa üyedir ve artık dünya genelinde ekolojik tarım uygulamaları belli bir standart içinde yürütülmektedir. Ülkemizde de uygulanan tarım politikaları, bu çalışmaları desteklemektedir.
Kuruluşumuz bu çalışmalar paralelinde ECO Food standartlarını geliştirmiştir ve talep eden işletmelere ECO Food belgelendirme çalışmaları yapmaktadır.
Ülkemizde ekolojik tarım veya organik tarım çalışmaları giderek yaygınlaşmakta ve tüketicilerin bu ürünlere olan talebi giderek artmaktadır. ECO Food ekolojik ürün standardı esasları doğrultusunda faaliyet gösteren işletmeler, kuruluşumuzdan talep ettikleri takdirde, ECO Food standardı belgesi alabilirler. Gerekli denetim çalışmaları ve yapılan çeşitli analizler sonrasında, işletmenin koşullara uygun üretim yaptığı tespit edilirse, ECO Food belgesi düzenlenmekte ve işletmeye teslim edilmektedir. Bu belgenin geçerlilik süresi üç yıldır. Ancak her yıl yapılacak gözetim denetimlerinde uygunsuz bir durum tespit edilmişse, işletmeye süre verilecek bu uygunsuzluğun giderilmesi istenir. Aksi halde verilen ECO Food belgesi iptal edilebilir.
İşletmeler ECO Food belgesine sahip oldukları takdirde, elbette birçok ayrıcalığa sahip olacaklardır ama herşeyden önemlisi gelecek nesillere daha yaşanabilir ve ekolojik dengesi bozulmamış bir dünya bırakmak adına üstlerine düşen sorumlulukları yerine getirmiş olacaklardır ki bu herşeyden önemlidir. Sadece bugünü düşünmek ve sadece kazanç hırsı ile bugünü yaşamak, gelecek nesillere karşı duyarsız kalmak, bugünün en ciddi problemidir. Böyle gittiği takdirde artık toprak ürün veremez olacak, hava solunmaz olacak, genetiği oynanmış gıda maddeleri insan yaşamını giderek daha fazla kısaltacaktır.
Bu bakımdan tarımsal faaliyet gösteren bütün işletmelerin ECOmark, ECO Food veya başka ekolojik sertifikalara sahip olmaları ve gerçekten bu standartların gerektirdği koşullarda üretim yapmaları gerekmektedir.
Ülkemiz bir tarım ülkesidir ve ECO Food standardı, ülkemizin tarımsal ürünleri, coğrafi konumu, ürün çeşitliliği, üretim tercihleri ve gıda gereksinimleri esas alınarak tasarlanmıştır. Bu standart tasarlanırken gıda güvenliği konusunda, bütün dünyada geniş kabul gören FSSC 22000 Gıda Güvenliği Sistemi standardı esas alınmıştır. Bu standart ülkemizde de TS EN ISO 22000 Gıda güvenliği yönetim sistemleri - Gıda zincirindeki kuruluşlar için şartlar standardı olarak yayınlanmıştır. Ancak bunun yanından ECO Food standardı, gıda esaslı bir standarttır ve değerlendirme ve belgelendirme çalışmalarında yine kuruluşumuz tarafından geliştirilen ECOMark® Ekolojik Ürün Belgelendirme Programı esasları dikkate alınmaktadır.
ECO Food standardını uygulayan ve ECO Food belgesini alan işletmeler, ürettikleri gıda maddeleri üzerine, tanıtım ve pazarlama faaliyetlerinde kullanmak amacı ile ECO Food etiketi koyabilirler. Ürünlerinde bu etiketi kullanan işletmeler, insan sağlığını ve doğayı korumaya yönelik sorumluluklarını yerine getirdiğini bütün tüketicilere ifade etmiş olmaktadır. Aynı zamanda başta Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere bütün yabancı ülke pazarlarında bu etiket sayesinde, bu konuda duyarlı olan insanlara kendilerini kanıtlamış olmaktadır. Bu ise doğal olarak işletmeleri, rakipleri karşısında bir adım öne çıkaracaktır.
ECO Food standardını uygulamak zorunlu değildir. İşletmeler gönüllü olarak bu standardı uygulayabilirler. Ancak yabancı ülkelerin yasal düzenlemeleri karşısından herhangi bir ticari engel ile karşılaşmamak için ECO Food belgesine sahip olmak bir avantajdır.
ECO Food Standardının Temel Yapısı
Kuruluşumuz özellikle insanların ve doğadaki tüm canlıların sağlığını korumak ve doğanın ekolojik döngüsünün zarar görmemesini sağlamak amacı ile ECO Food standardını geliştirmiştir. Bu bakımdan standart tasarlanırken, yerli ve yabancı kuruluşlar tarafından geliştirilen standartlar dikkate alınmıştır. Bu konuda yaygın olarak başvurulan standartlar şunlardır:
- BRC Food Gıda Güvenlik Sistemi (BRC, British Retail Consortium, İngiliz Perkandeciler Birliği)
- IFS Uluslararası Gıda Standardı (IFS, International Food Standard, Uluslararası Gıda Standardı)
- FSSC 22000 Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi (FSSC, Food Safety System Certification, Gıda Güvenliği Belgelendirmesi Kuruluşu)
- TS EN ISO 14024 Çevre etiketleri ve beyanları - Tip 1: Çevre etiketlemesi - Prensipler ve yöntemler standardı
- TS EN ISO 14044 Çevre yönetimi - Hayat boyu değerlendirme - Gerekler ve kılavuz standardı
ECO Food standardının temel yapısı şu ilkelere dayanmaktadır:
- Gıda maddelerinin üretimi tamamen doğal koşullar içinde sürdürülmelidir.
• Hammadde olarak kullanılan tarım ürünleri, hiçbir şekilde doğal çevreye zarar vermeden üretilmelidir.
• Doğal ortamın koşulları çerçevesinde zararlılar ile mücadele yapılırken kullanılacak tarımsal ilaçlar veya kimyasal maddeler tamamen belirlenen sınır değerleri içinde kullanılmalı, kesinlikle bu değerler aşılmamış olmalıdır.
• Üretilen gıda maddeleri tüketildikten sonra doğal ortamda kendiliğinden ve hızlı bir şekilde yok olmalıdır.
• Gıda maddelerinin paketlenmesinde kullanılan ambalaj malzemeleri doğa ile barışık olmalı ve doğal çevreye zarar vermemelidir.
Burada önemli olan nokta şudur: ECU Food belgesi sahibi işletmeler tarafından üretilen ve üzerinde ECO Food etiketi bulunan gıda maddelerinin mutlaka kaliteli olduğu düşünülmemelidir. Bu belge ve etiket, o gıda maddesinin tamamen doğal koşullarda ve doğaya zarar verilmeden üretildiğinin bir kanıtıdır. Ancak böyle bir gıda maddesinin kalitesiz olduğu da düşünülemez.
Kuruluşumuz ECO Food standardını geliştirirken insan sağlığı yanı sıra önemli ölçüde doğanın tahrip olmasının önüne geçmeyi hedeflemiştir.